HAYAT ENERJİNİZİN EN BÜYÜK DÜŞMANI: ARABESK

Özellikle Türk toplumunda diziler olsun, şarkılar olsun hep mutsuzluk, talihsizlik, ihanet ve entrika dolu. Feleğin sillesini yemiş, hayatta her kötü olay başına gelmiş karakterlerle tanışıp onların derdine ortak oluyor, onlarla beraber üzülüyoruz. Çoğu kez de günlük hayatımızda en ufak şeyde kendimizi onlarla özdeşleştiriyoruz.

Peki neden? Bunun bize katkısı ne? Neden televizyonlarda hep böyle şeylere tanıklık ediyoruz? Neden başarı hikayelerine, bizi ateşleyecek, farkındalık kazandıracak şeyler göremiyoruz.

Türk toplumunun en büyük sıkıntısı bu. Umutsuzluk, 'böyle gelmiş böyle gider' düşüncesi insanların sığındığı en acınası düşünceler. Evet hayatımızda kötü olaylara tanık oluyoruz, bir yakınımız ölüyor veya hastalanıyor, kız arkadaşımızdan ayrılıyoruz, işimizden ayrılıyor beş parasız kalıyoruz. Bunlara üzülmek çok doğal şeyler. Ancak sadece bunlara üzülmek doğal! İbrahim Tatlıses veya Müslüm Gürses'in aşk acısı barındıran şarkılarını dinleyip onlarla üzülmek, onlarla özdeşleşmek bu dünyadaki en saçma şeylerden biri. Bu iki sanatçı sadece bir örnek. Türkiye'de Türkçe pozitif şarkı duymak neredeyse imkansız.

Hayatımızın belli dönemlerinde bu şarkıları dinlemiş olabiliriz veya en azından ezgisi, müziği güzel gelmiş olabilir. Hatta o grupları veya sanatçıları çok seviyor olabilirsin. Mesela ben Duman grubunun şarkılarına bayılırım. Ancak en az iki yıldır açıp bir kez bile dinlemedim. Çünkü beni karamsar bir ruh haline sokuyor.

Sizlerin bu şarkı, dizi veya film kültürüne ihtiyacınız yok. Ve emin olun o şarkıları dinleyerek, o filmleri ve dizileri izleyerek tamamen israf yapıyorsunuz. Hem zaman hem enerji. Düşün; bir sabah uyandın ve kulaklığını taktın yataktan çıkmadan müzik dinleyip sosyal medya sitelerinde geziniyorsun. Mesela o an Duman grubunun ''Ah'' şarkısını dinlemeye başladın. Yataktan çıkmak için hiç enerjinin kalmayacağına sana garanti veririm. Ve o gününü hiç edersin. Ancak onun yerine AC DC grubundan ''Thunderstruck'' şarkısını dinlesen emin ol şarkının ortasında yataktan fırlarsın motive ve enerjik bir şekilde. İşte fark bu.

Hayata arabesk bir algıyla bakmanın kısa süreli günlük enerji değişimi etkilerinden daha önemli ve daha vahim etkisi, hayata artık bu şekilde bakmaktır.

Mesela bir işe giriştin, önünde bazı engeller var, ve sen o anlık başarısızlığa uğradın. İşte bu noktada bakış açın devreye giriyor. Senelerce arabesk hayatlara ve arabesk şeylere maruz kaldıysan ''Kaderim buymuş, yüzüm gülmedi şu hayatta, bir işim rast gitmedi'' şeklinde zırvalar ve pes edersin. Ancak bakış açın pozitifse bir başarısızlık durumunda tek yapacağın şey gidiş yolunu inceleyerek neleri yanlış yaptığını analiz edip tekrar denemektir. Yani daha güçlü ayağa kalkmaktır.

Peki bu iki davranıştan hangisi başarıya ulaşıp güzel ve pozitif bir hayat yaşayan bireye aittir? Cevabı çok açık.

Biraz samimileşelim: Bak dostum, ben seni içi dışı arabesk dolu olumsuz, leş bir hayat yerine içi dışı mantık, pozitif enerji ve başarı dolu hayata davet ediyorum. Şimdi kararını ver ve hayatın için net bir değişiklik yap. Hayatından Türkçe arabesk şarkıları çıkar, saçma Türk dizilerini çıkar ve de nadiren zevkine izlemek esnekliğiyle dram filmlerini çıkar. Hayatından 'ajitasyon' içeren her şeyi çıkar. Onun yerine hayatına sana bir şeyler katacak, pozitif yönde etkileri olacak şeyleri al. Mesela yabancı şarkılara bir göz at, illa ki sana hitap eden grup ve sanatçılara denk geleceksin.

Bu şekilde olumlu bir değişim yaptığın taktirde, zamanla hayatının en kritik ve doğru kararını verdiğini farkedeceksin. Umarım bu yazı seni uyandırır ve bu saçma şeyleri hayatından çıkarırsın. Kendine iyi bak dostum..

DİPNOT: Bu yazı fikri için Mehmet Akbaş dostuma teşekkür ederim.