ADIM ADIM UTANGAÇLIKTAN KURTUL!-1
Bazılarımız, doğal olarak utangaçtır ve bazılarımızsa doğal haliyle dışa dönüktür. Birçoğumuz ise, “içe dönük” ile “dışa dönük” kişilik tiplerinin arasında yer alır. Kişiliğinin doğal eğilimi ne olursa olsun, etrafındaki insanlarla bağını kopartan sosyal tedirginlik ve özgüven eksikliği ve buna bağlı olarak da özsaygı eksikliği yaşarsın. Ne durumda olursan ol, bunun etkilerini azaltmak ve bundan kurtulmak mümkün.
Önce şunun bir ayrımını yapalım: utangaç mısın yoksa içe dönük mü? İçe dönük olmak bir kişilik özelliğidir ve utangaçlıkla karıştırılmamalıdır. İçe dönük olmak nispeten iyi bir özelliktir, kendine yetebilir bir karakter olursun ve iç dünyan daha sağlamdır. Yalnız kalmak seni çok etkilemez kendi kendine yapacak bir şey bulur verimli zaman geçirirsin. Fakat utangaçlık farkı bir durum ve tam olarak şöyle: arkadaşlarının olmasını istersin veya okulda gördüğün o kızın yanına gidip konuşmak istersin ama bunun düşüncesi bile kalp ritmini artırır ve anında vazgeçersin. Bu vazgeçiş özgüvenini ve özsaygını ciddi şekilde zedeler. Kendini iyi şeyleri haketmeyen, sıkıcı ve her ortamda bir fazlalık gibi hissedersin.
Beynindeki bazı algıları değiştirmemiz gerekiyor. Öncelikle şunu bil, insanların gözleri sürekli senin üzerinde değil ve sana felaket gibi gelen ama aslında küçük boyutlu yaptığın bir hatayı çoğu zaman farketmiyorlar bile. İnsanların seninle ilgili sürekli bir şeyleri sorguladığını düşünürsen, hissedersen kabuğundan çıkmak çok zor olur. Sosyal bir etkinliğe katıldığın zaman, vaktini ortamdaki her insanın her bir hareketini sorgulayarak mı harcıyorsun? Tabii ki hayır. Senin için gerçekten de önemli olan şeylere yoğunlaşmak ile çok meşgul olursun. İşte dostum, diğer insanlar da böyle. Bu algıyı kırabilmen çok önemli. Bu yüzden bir mekana girdiğinde ve gözler üzerindeymiş gibi hissettiğinde kendi kendine şunu söyle: "Şu an kimsenin umrunda değilim ve bu yüzden rahat davranabilirim."
“Kişiselleştirme,” sık görülen algısal bir sapmadır veya beyninin alışkanlık haline getirdiği faydasız bir düşünme yoludur. Kişiselleştirme, senin sorumluluğun olmayan şeyler için seni suçlar. Kişiselleştirme nedeniyle seninle ilgisi olmayan şeyleri daha kişisel olarak almaya başlarsın. Gün içinde selamlaştığın kişinin selamını farketmemesi veya konuştuğun birinin seni geçiştirir gibi davranmasını kişiselleştirme. O an o kişinin nasıl bir ruh halinde olduğunu ve kafasında nasıl düşünceler geçtiğine dair hiçbir fikrin yok.
“Filtreleme” de bir başka sık görülen algısal sapmadır. Sadece neyin yanlış gittiğine yoğunlaştığın ve iyi giden her şeyi görmezden geldiğin zaman meydana gelir. Bu, doğal bir insani eğilimidir ve herkeste az çok bulunur. Gün sonunda düşüncelere daldığında aklına hep batırdığını düşündüğün anlar gelir. Fakat işin aslı, sen olumlu anlarda yaşadın ve bazı şeyler iyi gitti. Bu algısal sapmaya karşı, ne zaman batırdığın bir anın gelse, iyi geçirdiğin ve güçlü hissettiğin bir anını da düşün.
Eğer kabuğundan çıkmak istiyorsan, o zaman kendine güvenini geliştirmeli ve kendinle mutlu olmalısın. Eğer kendinle mutluysan, diğer insanlarla yaşadıklarını ve deneyimlerini daha rahat paylaşırsın. İyi olduğun şeyleri düşün. Bunlar, bir enstrümanı iyi çalabilmen, alışılmadık espri kabiliyetin, iyi resim çizebilmen, fotoğrafçılık yeteneklerin veya kitaplar konusunda bilgeliğin olabilir. Seni sen yapan özelliklerini bil, bununla gurur duy ve kendine insanlarla paylaşmaya değer niteliklere sahip olduğunu hatırlat.
Okulda veya işte bir sunum yapacaksın, sürekli aklından heyecanlandığın, sesinin titremesi ve tüm herkesin odağının sende olması gelir. Sürekli olarak ya batırırsam, rezil olursam gibi düşünceler aklından geçer ve o gün gelene kadar bu düşüncelerle kendine zulmedersin. Peki o gün gelip geçtiğinde ne olur? Hayal ettiğinden kat kat daha hafif atlatırsın, kendini başarılı hissedersin ve "bunun için mi bu kadar heyecanlanmışım?" dersin. İşte "görselleştirme" taktiği burada devreye giriyor.
Sunum gibi nispeten daha büyük bir olay da olabilir veya bir gruba katılmak da olabilir, bunu daha öncesinden olumlu bir şekilde hayal edip, görselleştirirsen bu konuda büyük oranda kaygın azalır ve daha özgüvenli hissedersin. Görselleştirme, temelde zihinsel bir “provadır.” Bu durumu yaşamadan önce “pratik yapmana” imkan verir. Bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki görselleştirme, hedeflerini başarmana yardımcı olur, çünkü beynine bu olayı daha önce zaten yaşadığını ve başardığını düşündürürsün.
ADIM ADIM UTANGAÇLIKTAN KURTUL!-1
Reviewed by moderkek
on
Mayıs 08, 2020
Rating:
Hiç yorum yok: